“AZRAEL” (2024) için ürpertici fragman, doğaüstü korkuyu psikolojik gerilimle harmanlayan karanlık, atmosferik bir gerilim filmi sunuyor. Vizyon sahibi bir film yapımcısı tarafından yönetilen bu yaklaşan film, ölüm, gizem ve ölüm meleği Azrael’in korkunç gücü etrafında dönen ürkütücü bir anlatıyı ima ediyor.
Fragman, garip olayların sakinlerini korkudan felç ettiği sisle kaplı ıssız bir kasabanın görüntüsüyle açılıyor. Hafif fısıltılar ve ürkütücü rüzgar çanları havayı doldurarak rahatsız edici bir ruh hali yaratıyor. Bir seslendirme başlıyor: “Ölümün hepimiz için geldiğini söylüyorlar… ama ya bir yüzü olsaydı?”
Filmin kahramanı, mantığa meydan okuyan bir dizi açıklanamayan ölümü araştırmak üzere çağrılan bir dedektifle (tanınmış bir aktör veya aktris tarafından canlandırılıyor) tanışıyoruz. Her kurban gizemli koşullar altında ölmüş gibi görünüyor, yüzleri saf dehşet ifadeleriyle donmuş. Dedektif daha derinlere indikçe, ölüm meleği olan efsanevi Azrail figürüne işaret eden ipuçlarını ortaya çıkarmaya başlarlar.
Ekran rahatsız edici görüntülere dönüşür: iskelet kanatlı, gölgelerden izleyen, her ölümle birlikte varlığı daha da güçlenen gölgeli bir figürün kısa görüntüleri. Dedektifin soruşturması onları, Azrail’in sadece bir efsane değil, çağrılabilen bir güç olduğunu öne süren eski metinler, karanlık ritüeller ve yasaklı bilgilerden oluşan bir labirente götürür.
Dedektif gerçeğe yaklaştıkça, yoğun sahnelerin hızlı flaşlarıyla gerilim yükselir: terk edilmiş binalardaki titrek ışıklar, duvarlara karalanmış gizemli semboller ve varlığın kendisiyle korkutucu karşılaşmalar. Kahramanın artan çaresizliğinin anlarını, Azrail’in amansız yaklaşımını durdurmanın bir yolunu çılgınca ararken yüzlerinin ter içinde olduğunu görürüz.